Dünkü yazıdan sonra Mevsimlerle Gelen Lezzetler'e baktım ve oradaki "sebze suyu" yazısını bulup buraya aldım. Zaten artık kendi kitaplarımdaki tariflerle diyet yapmaya karar verdim. Canım Güniz'ciğim bana kaç yıl önce, "ben senin kitaplarınla kilo veriyorum," demişti. Yanaklarından öpüyorum can arkadaşım. Ve güzel gülüşlü kadından da güzel haberler geliyor. Korkma demiş melekler ona, korkma yok bir şeyin. Sadece yaşama biraz daha farklı bakacaksın bundan sonra, hepsi bu. Nergisleri koklamaya ve o kokuları tanrısal bulmaya devam edeceksin, söz!
*
"Sebze suyunu çorbalarınızı lezzetlendirmek ve sebzelerin bol vitamin ve mineral içeren kabuk ve saplarından da faydalanabilmek için düzenli olarak hazırlamanızı öneririm. Günümüzde pek çok kişi yemeklerine lezzet vermesi için hazır et ve tavuk bulyonlarını kullanıyor. Oysa bulyonlarda sağlığa zararlı katkı maddeleri bulunuyor ve lezzet verdiğimizi zannettiğimiz bir yemeğin sağlığımıza zararlı olabileceğinin farkına varamayabiliyoruz. Diyelim ki salata yaptınız. Marulun ve taze soğanın dış yapraklarını, maydanoz ve dereotunun saplarını, havucun baş kısmını ayırın. Bir de sebze yemeği mi yaptınız? Patatesin (gerçi bu önerimden çok emin değilim. İlaçlanan sebze ve meyvelerin kabuklarını kullanmak ne kadar mantıklı bilemiyorum, belki bir bilen bu satırları okur ve bize yol gösterir) ve yer elmasının kabuğunu, kerevizin kabuğu ve saplarını, ıspanağın köklerini, lahana ve pırasanın dış yapraklarını, elma yediyseniz kabuklarını bir tencereye doldurun. Üzerini kapatacak kadar suyla doldurup kaynatın, 5-10 dakika kısık ateşte pişmeye bıraktıktan sonra ocaktan alın. Soğuduktan sonra süzüp buzdolabında 3-4 gün saklayabilirsiniz. Böylece hem sebze artıklarını kullanmış, hem de çorbalarınıza lezzet katmış olacaksınız. Bu suyu sadece çorbalarda değil pilav, makarna ve yemeklerde de kullanabilirsiniz."
No comments:
Post a Comment