Bugünlerde çok naif bir insan oldum. Eski hovardalıklarımı bir kenara koydum ve sakince etrafımda olan bitenleri izliyorum. Meğer insanoğlu ne kadar çabuk telaşeye kapılabilen , kendine vakit ayırmaktan ne kadar aciz bir varlıkmış ...
Geçen pazar şu saatlerde evin altını üstüne getirmiş deli gibi temizlik yapıyordum. Bu pazar evin doğal olarak
altı üstüne geldiği halde ben kılımı yalnızca çay içmek , bardağıma çay doldurmak , müzik kutumdan şarkı seçmek ve şuan bu yazıyı yazmak için kıpırdatıyorum ...
"Ne yani 'naif insan' yalnızca temizlik yapmaktan vazgeçen midir ?" demeden önce okumaya devam edin. Eğer öyle olsaydı ona 'naif' değil 'pis' insan derdiniz :)
Bugünlerde öyle herşeyi dinleyemiyorum mesela. Deli Anne'de keşfettiğim , iki gündür art arda onlarca kez dinlediğim , her dinleyişte daha bir sakinleştiğim The Honey Trees - Moon River favori müziğim oldu diyebilirim. Onun öncesinde birkaç gün Zaz'ın Dans ma rue şarkısını hayat felsefesi edinmiştim. Ve tüm bu şarkıların arasından eşimle birlikte hiç vazgeçmeden hergün 3-5 kez dinleyip evin her köşesini onun sesiyle doldurduğumuz Back To Black dingin ruhumun bir diğer kanıtı...
Buzdolabında yemek haline getirilebilecek bir sürü mevsimlik sebze varken ben onları pişirmek yerine elime alıp yere döke döke yiyorum. Hatta uzun uzun süslü kahvaltılar hazırlamaktansa birkaç parça ekmeği peynir, domates ve yumurtayla şenlendirdiğim basit kahvaltıları tercih ediyorum.
CİDDİYİM !!!
Hepinizin evinin bir duvarını kaplayan o kara kutuyu açmıyorum. Kitap okumuyorum , yalnızca fotoğrafları bol dekorasyon dergilerine göz atıyorum. Yazılarını bile okumaya üşeniyorum.
Kahve içmiyorum , süt daha basit ve sakinleştirici geliyor bana. İçine biraz bal ve zencefil eklemeyi ihmal etmiyorum. Birileri ayıklarsa eğer kaşıkla nar yiyorum. Elma bile çok yorucu geliyor ; soy , temizle , dilimle.... gerek yok !
Pijamalarımı giymeden ev eşofmanlarımla uyuyorum. Birkaç gün hiç rahatsız olmadım bundan ama bu gece biraz huzursuz uyuduğumu söylemeliyim.
HÂLÂ CİDDİYİM !!!
Sonuç ; ergenlik dönemindeki hayalperest lise kızları gibiyim. Sanırım nazar aldım , acilen kurşun döktürmem gerek ...
ÇOK CİDDİYİM !!!
Hayalperest demişken , şunu dinlemiş miydiniz ? Bu da bir naiflik göstergesi olabilir :
Ben öyle Edebiyat dersinde kompozisyon yazar gibi giriş-gelişme-sonuç sıralamasına dikkat edebilen biri değilim, sebebi en son söylemek huyumdur. Sanırım bugünlerde biraz hastayım. Ya da eşim önümüzdeki günlerde Trabzon'a yerleştikten sonra birkaç ay yalnız kalacağım için biraz huzursuzum. Yalnızlığa alışmaya çalışıyorum. Yemek yapmamam , kahvaltıyı geçiştirmem , kahve içmemem , evi temizlememem hep bu yüzden...Kendini iyi tanıyan biri olarak çok yakında eski gürültücü , hızlı hayatıma geri döneceğimi söyleyebilirim. O zamana dek hafif şeylerde idare edin.
Buyrun , sakin bir günün ürünü sebze salatası hikayesi ;
Malzemeler (İki porsiyon) :
10 adet cherry domates
10 dal taze nanenin uc kısımları
1 avuç (Çeyrek demet kadar) maydonoz
8 dal taze soğan
Yarım demet tere
1 adet havuç
2 adet turp
1 kase ince kıyılmış mor lahana
1 adet limonun suyu ve dış kabuğu
Yapılışı :
-Tüm sebzeleri yıkayın. Havuç ve turbun dış kabuğunu soyun ve rendeleyin.
-Mor lahanayı yıkayıp incecik kıyın.

-Lahanayı bir kaseye alıp üzerine 1 adet limonun suyunu sıkın ve bir çay kaşığı ucuyla tuz koyun. Birkaç dakika böyle beklettikten sonra elinizle lahanayı iyice ezin.Çıkan su işte tam bu renk olacaktır . Suyu salatada kullanacağımız için sakın dökmeyin !
-Mor lahanayı , rendelenmiş havuç ve turbu salata kasesine alın. Üzerine elinizle birkaç parçaya ayırdığınız tereyi , maydonozu ve domatesleri ilave edin. Yeşil soğanı doğrayıp tüm sebzeleri harmanlayın
-Suyunu çıkardığınız limonun dış kabuğunu ince ince doğrayıp sebzelere ekleyin.
-Taze nanenin uç yapraklarını koparıp salataya ekleyin.
-Son olarak mor lahananın limonlu ve tuzlu suyunu salatanın üzerinde gezdirin. Dilerseniz zeytinyağı ekleyip salatayı servis edin.
-Yanında kızarmış ve tereyağ sürülmüş ekmek dilimleyile çok lezzetli oldu, benden önermesi :)
LeylaK
Kategoriler: SALATALAR
Bunu E-postayla GönderBlogThis!Twitter'da PaylaşFacebook'ta Paylaş
Tepkiler: |
No comments:
Post a Comment